Büyük Salon her sezon başında olduğu gibi çok gürültülü ve heyecan doluydu. Sıraya girmişi binalarına seçilmeyi bekleyen uzun bir kuyruk, dört binanın muazzam masaları ve tabi ki baş köşede Profesörler Masası her zamanki gibi tüm ihtişamıyla boy gösteriyordu. Ve o masanın baş köşesinde Minerva McGonagall oturuyordu. Hogwarts'ın Müdiresi. Doksan altı yaşına gelmiş olmasına rağmen oldukça sağlıklı ve dinç görünen bu yaşlı cadı Hogwarts tarihinin Albus Dumbledore'dan sonra gördüğü en yaşlı ikinci profesörüydü. Şimdi ise yılın açılış konuşmasını yapacak ve seçme törenini başlatacaktı. Yerinden yavaşça kalktı ve o anda herkes sustu. McGonagall'ın o sıkı disiplini hala devam ediyordu.
"Sevgili öğrencilerim" diyerek başladı sözlerine. Kurallardan ve yapılmaması gereken şeylerden bahsetti. Sonunda yavaşça selam verip eliyle buyur eder gibi elinde Seçmen Şapka'yı tutan Müdür Yardımcısı'na işaret etti. Seçme Töreni başlamıştı..
Böylesine güzel bir akşamda öğrenciler yılın en güzel gününü kutluyor yeni gelecekler için yorumlar yapıyorlardı. Kimi Slytherinliler adaylardan bazılarını eliyor, kimi Gryffindorlular geleceklerinden emin olduklarını işaret ediyor, kimi Hufflepufflılar herkese kucak açıyor, kimi Ravenclawlılar ise ihtimalleri hesaplıyordu. Her zamanki sezon başı sohbetler ve nefis yemekler dönüp dolaşıyordu.
Seçmen Şapka henüz iki ismi haykırmıştı ki, Profesörler Masasından bir çığlık yükseldi salonda. Herkes bir anda başını oraya çevirmiş ve tüm salon bir anda müthiş bir uğultuyla dolmuştu. Meraklı bakışları delen ses salonda yankılanıyordu şimdi.
"Herkes sakin olsun." Müdür Yardımcısı Criwulf Muddlerobe konuşmuştu. Sesi o kadar şiddetli çıkmıştı ki salonda duymayan kimse kalmamış, bir kaç kişi yerinde zıplamıştı. "Profesör Lincoln, lütfen seçimle ilgilenin. Ve diğer öğrenciler, siz de her sezon başında ne yapıyorduysanız aynen devam edin."
Bunları söylerken bir yandan da Profesörler Masasına doğru hızlı adımlarla yürüyordu. Masaya varır varmaz asasını kaldırdı ve birden öğrencilerle profesörler masasını birbirinden ayıran kalın bir örtü oluştu. İki taraf da birbirini göremiyordu şimdi. Örtünün altından çıkıp Seçmen Şapkayı eline alan Profesör Lincoln, her ne kadar herkes örtünün arkasında olan biteni merak ediyor olsa da Seçme Törenini devam ettirmek için öğrencilerin dikkatlerini toplamaya çalışıyordu.
Örtünün diğer tarafında ise Profesörler Masası karışmıştı. Geniş masanın tam ortasında bir beden havada asılı duruyordu. Etrafında profesörlerin korku dolu bakışları arasında yatan bu bedeb Minerva McGonall'dan başkasına ait değildi. Muddlerobe hemen oraya yöneldi ve ilk konuşan o oldu.
"Nesi var" dedi sesindeki ve yüzündeki endişe ifadesiyle. Aklına gelen şeyin olmaması için içinden dua ediyordu. Zihninde mantığıyla savaşıyordu kalbi. Bir cevap arayarak profesörlere baktı.
"Sanırım onu kaybettik" dedi Chris, gözünden damlayan yaşı silerek.
İşte bunu duyacağını biliyordu ama sanki hiç beklemiyormuş gibi kalakaldı Muddlebore. Ne yapacağını bilemez halde, masada yatan Minerva McGonagall'ın cansız bedenine bakıyordu. Aslında sürekli bundan bahsediyordu McGonagall. Zamanının geldiğine inanıyordu, ancak ona en yakın olan Muddlerobe buna inanmak istemiyordu. Daha doğrusu her ne kadar mantığı kabul etse de kalbi bir türlü kabul etmiyordu. Onun için bir anne ya da bir abla gibiydi McGonagall. Onu kaybetmek istemiyordu. Ama haklı çıkmıştı McGonagall.
"Ne yapacağız" dedi bir ses arkasından ve rüyadan uyanmış gibi kendine geldi Muddlerobe. Düşünemiyordu. Bu soruya nasıl bir cevap verebileceğini bile bilmiyordu. Toparlanmaya çalıştı. Derin bir nefes aldı.
"Önce odasına çıkaralım." diyerek cevap verdi.. Yüzünde hiç bir ifade yoktu ancak içinde volkanlar patlıyordu. "Hazırlıklara hemen başlayacağız"