Dream Hogwarts
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Yeni Projeler İçin Fikirler Bekliyoruz..
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Lavinia De La Chaux

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Lavinia De La Chaux
Ravenclaw I. Sınıf
Lavinia De La Chaux


Kadın
Mesaj Sayısı : 2
Kan Statüsü : Safkan
Rp Yaşı : 11
Taraf : Karanlık Taraf
Kayıt tarihi : 13/09/08

Lavinia De La Chaux Empty
MesajKonu: Lavinia De La Chaux   Lavinia De La Chaux I_icon_minitimePtsi Eyl. 15, 2008 4:24 pm

Adı: Lavinia
Soyadı: De La Chaux
Kan Statüsü: Safkan

Fiziksel Özellikler

Lavinia De La Chaux, uzun boylu, sıska olmasa da ince bir genç kızdır. Açık renk teni güneşe karşı oldukça hassastır. İri, mavi – gri gözleri sinirlendiğinde hafif yeşilimsi bir tona döner. Oldukça güzel bir gülümsemeye sahip olmasına rağmen, pek az gülümser. Somurtkan, gül rengi, hafifçe tombul dudakları; gece kadar kara, uzun saçlarıyla oldukça hoş bir görünüm oluşturur. Aslında bu görünümüyle, gözleri hariç -zira annesi zümrüt gibi gözlere sahiptir- annesinin kopyasıdır. O bundan memnun değildir; bunun onun benzersizliğini zedelediğini düşünmektedir zira.

Kişisel Özellikler

Çocukluğundan beri hep şımartıldığından, bu onun şımarık bir kız olmasına yol açmıştır. Kendini beğenmiş sayılabilir, ayrıca ikna kabiliyeti oldukça yüksektir. Ayakları yere basar, yaşına göre oldukça olgundur; laubalilikten hiç hoşlanmaz. Hiçbir şeyin amacını bozmasına izin vermez, inatçıdır; istediği bir şeyi elde edene dek bu uğurda çabalar, kesinlikle taviz vermez. Kaybetmeyi asla sevmez. Ama kaybettiği takdirde, daha da hırslanacaktır. Duygularını karşısındakine belli etmeyen, soğukkanlı bir yapıya sahiptir; her olaya sakinlikle yaklaşıp en doğru yoldan çözmeye çalışır. Şaşkınlık, korku gibi belirtiler göstermez; yüzü her zaman sabittir. Dudağının hafifçe seğirmesi, onda çok sinirlendiği anlamına gelir. Kendisine yapılan bir kötülüğü asla unutmaz. Kincidir, kendisine yapılan her türlü kötü şeyin intikamını mutlaka alır. Az konuşur, düşüncelerini kendine saklar. Güvenmesi uzun zaman alır, hatta o süreden sonra bile, tam anlamıyla güvenemez. Sırlarını en yakını dışında kimseye açmaz. Herkese ihtiyatla yaklaşır. Kendisine olan öz güveni oldukça fazladır. Hakimiyeti sever. Hayalci değil, gerçekçidir. Başka insanların düşüncelerini zerre kadar umursamaz, onun için tek önemli olan kendi düşünceleridir.

Ailesi Ve Yaşamı

[Daha sonra eklenecek]

Örnek Rp

İnce bedenini soğuk taş duvara dayamış, mavi gözleriyle önünden geçen kah Ravenclaw'lu kah Hufflepuff'lı öğrencileri izlerken ağzında acımsı bir tat vardı. Gerçekte orada olmayan bir tat. Günlerdir üzüntü ile boğuşurken artık gücü kalmamıştı. Bitkinlik hissi onu iyiden iyiye ele geçirirken buna karşı koyacak gücü kalmamıştı. Yavaşça taş duvarla temasını kesip sırtını dikleştirdi. Zor bile olsa, gücü kalmamış bile olsa yapmak zorunda olduğu şeyler vardı hâlâ. Yerdeki sırt çantasını yerden aldı, koridorun önünden geçen kırmızı – altın cüppeli kalabalığa karıştı. Hemen yanındaki bir oğlan, buram buram neşe kokan bir şekilde arkadaşıyla şakalaşıyordu. Brooke hızlı adımlarla koridorun daha tenha bir kısmına doğru, kararlı adımlarla ilerledi. Yalnızlık zordu; ama yalnız geçen uzun bir zamandan sonra alışıyordu insan. Konuşmak vakit kaybı gibi geliyordu insana bir süre sonra, her zaman olduğu gibi yalnız başına dolaşırken, kendi düşüncelerinin içinde kayboluyordu. Kitaplar arasında vakit geçiriyordu daha çok; çünkü kitaplar sana ihanet edemiyordu. Yalnızlığın yararları da yok değildi. Kırılgan bir cam parçası gibi hissediyordu kendini; her sarsıntıda çatlamaya, yıkılmaya hazır.

Ani bir acı onu düşüncelerinden ayırdı. Taş duvarın kestiği sıyrılmış avucundan akan birkaç damla kan, elinin kenarından süzülüp yere damlıyordu. “Merlin'in sakalı!” diye tısladı. “Lanet olsun!”Kalabalığın diğerlerine nazaran daha seyrek olduğu yerlerden geçip ikinci kat koridorundaki kullanılmayan tuvalete doğru koşar adım ilerledi. Mızmız Myrtle'ın orada olacağını tahmin ediyordu; ama umursamadı. Kızlar tuvaletinin tahta kapısını ittirdiğinde kulakları Myrtle'ın hıçkırıklarıyla doldu. Kulaklarını tırmalayan bu ses, onu geldiğine pişman ettirmişti bile. Musluğu açıp berrak, serin suyu yaranın üzerine akıtırken aklında hemen gitmek vardı - Mızmız Myrtle görmeden. Dudakları sıkıntıyla yana doğru kıvrıldı. Ders Karanlık Sanatlara Karşı Savunma'ydı. Olmayan gücünü harcaması için mükemmel bir sebep... Serin suyun biraz daha teninden akıp gitmesine izin vererek musluğu kapatmadan bekledi, ne de olsa derse erken gitmek için hiçbir sebebi yoktu. Artık gitmesi gerektiğine inandıran şey, Myrtle'ın cırtlak bağırışının onu takip etmesi olmuştu. Hızla kapıyı ardından çekerken gelen sesin kapıya fırlatılan katı cisimlerden dolayı olduğuna yemin dahi edebilirdi.

Söylene söylene boş koridorda ilerlerken ters bir şeylerin olduğu kafasına dank etti – koridorda iki profesör ve kendisinden başka kimse yoktu. “Ders!” Ağzından fırlayıveren kelimelere engel olamadı. Kendini zorlayarak dersliğin kapısına doğru bir koşu kopardı. Sadece büyük öğrencilerin bildiği, kendisinin ezberine çıkmayacak şekilde kazınmış olan bir o kadar tenha, karanlık ve nemin yoğun olduğu kısa yollardan geçerken az daha bir zırhı devirecekti. Karanlık bir ormana resmedilmiş, atının üzerinde duran bıyıklı bir adamın portresi boş boş konuşmadan duramadı elbette: “Önüne dikkat etsene! Bütün şatoyu yıkmak mı istiyorsun?” “Evet, amacım tam olarak buydu.” Tabloyu tersleyip yoluna devam ederken, bu boşboğaz portrelerdense Muggle'ların hayret verici bir şekilde hareketsiz duran -Merlin aşkına! Nasıl olabilirdi bu?- resimlerini tercih ederdi. Hâlâ yüreği ağzında, dersliğin kapısını açtı. Merlin'e şükür ki, Profesör Johnson içeride değildi; ama içeriyi doldurmuş öğrenci kalabalığı dersin başlamasına az bir vakit kaldığına işaret ediyordu.

Nefesini bırakıp derslikte bekleyenlere katılırken yüzünde oluşan ifade, sabırsızlıktı. Kimseyi bekleyesi yoktu, özellikle şu dakikayı takip eden sıralar... Gülle gibi ağır olan sırt çantasını kendisine daha fazla eziyet etmemesi için yere indirdi, yere eğilirken uçlara doğru altın rengine çalan kumral saçları görüşünü kapatmıştı. Tam da o sırada, müthiş bir zamanlamayla profesörün sesini duyunca aceleyle ayağa kalktı. 'Güçlü bir savunma büyüsü' işleyeceklerdi bu derste, profesörün deyimiyle. Protego... Charlie'nin silahsızlandırma büyüsünün profesörün kalkanından sekip gitmesini izledi ifadesiz bakışlarla. Bu büyü pek de aşina olmadığı bir şey değildi, başka bir yerde gördüğünü anımsıyordu hayal meyal. Ama zihnini boş yere yormadı, önemi yoktu nerede gördüğünün. Herkesin eşleşerek büyüleri uygulamaya başladığını görünce boş boş baktı; Profesör Johnson'ın 'Eşleşin' dediğini kaçırmış olmalıydı. Tanıdığı neredeyse herkesin biriyle eşleştiğini görünce kaşları yukarı doğru tırmandı, böyle giderse tek başına yapardı büyüyü. Gözleri boşlukta dolandı, tek kalan kimse yok muydu?

Sonunda tanışıklığının olmamasına rağmen, koridorlarda sık sık karşılaştığı, cüppesinde kuzgun arması bulunduran bir kıza takılıp kaldı gözleri. Adını doğru düzgün anımsamıyordu bile. Kızın yeşil gözlerinin kendisi üzerinde olduğu şüphesizdi, o da kalan az sayıda teklerdendi. Yalnızlığı tercih etmesine rağmen, büyüyü de tek başına yapamayacağı hissi bedenini ele geçirmişti. Kız ürkek bir birinci sınıf çocuğu gibi yanına doğru seğirtti. Kuzgun karası, beli boyunca uzanan saçları dalgalıydı. Zümrüt tonunu taşıyan gözleriyle güzel bir kızdı. “Eşim olur musun?” Brooke kızın sorusuna can simidine sarılırmış gibi sarılacaktı elbette, başka şansı yoktu. “Elbette. Adın Cora'ydı değil mi?” Kız başıyla onayladı. “İlk önce sen başla Cora, o halde.” Kız yavaşça -hatta sinir bozacak kadar yavaş- hazırlandı. Brooke kendini sabırsızlıkla onu izlerken, acele etmesini söylememek için zor tuttu kendini. Sabırsız kişiliği kendini gösteriyordu. Kız asırlar gibi gelen bir süreden sonra hazır olduğunu işaret ettiğinde, tüm konsantresinin uçup gittiğini hissetti. “Expeliarmus!” Büyü kızın kalkanına çarpıp kendisine geri döndüğünde yüzünde anlaşılamaz bir ifade vardı. Gevşeyen ellerinden asasının uçup gittiğinin farkına vardı. Kızın yüzünde ufak bir tebessüm oluşurken gözlerini kısıp kızın kendisine asasını atmasını bekledi.

Başarma arzusunun bedeninde peydahlandığını hissedebiliyordu. Pek hırslı biri sayılmamasına rağmen, bazen, şimdi olduğu gibi hırsı kabarıveriyordu içinde. Kızın kalkan büyüsünü kırmasına izin vermezdi. Tanıdık bir histi kalkan büyüsü. Bu büyüyü daha önce bir yerde karşılaştığı hissini kuvvetlendirirken, zihnini boşaltmaya çalıştı. Konsantre olmalıydı. “Protego!” Kızın büyüsünün kalkanına çarpıp geri döndüğünü görünce gülümsedi kendi kendine. Bu kadar kısa olması sinirini bozuyordu aslında. Kıza son bir tebessüm bahşedip profesöre döndü bu kez. Ödev hakkında kısa bir konuşmadan sonra dışarı çıktığında, Ortak Salon'daki kendi favorisi olan yumuşacık pufunun onu beklediğini hatırlatarak 7. kata çıkan merdivenlere yöneldi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Lavinia De La Chaux Empty
MesajKonu: Geri: Lavinia De La Chaux   Lavinia De La Chaux I_icon_minitimePtsi Eyl. 15, 2008 5:03 pm

Ravenclaw
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Lavinia De La Chaux
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Dream Hogwarts :: Seçmen Şapka-
Buraya geçin: